05 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında Baromuz Kent ve Çevre Komisyonu tarafından Baromuz Binası etrafında çevre temizliği yapılmış olup akabinde bir basın açıklaması düzenlenmiştir.
Baromuz Kent ve Çevre Komisyonu Başkanı Av. Dilara GÜREL tarafından okunan basın açıklamasına komisyon üyeleri ve Baromuz avukatları katılmışlardır.
Kırklareli Barosu olarak farkındalık yaratmak amacıyla etkinliğe katılım sağlayan tüm meslektaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.
1972 yılında, İsveç’in Stockholm kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan karar neticesinde her yıl 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kutlanmaktadır. Çevrenin korunması maksadıyla dünya çapında bir farkındalık oluşması için böyle bir gün kabul edilmiştir.
Konferanstan sonra yine aynı yıl, UNEP (Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü) kurulmuştur. Onu takiben de sağlıklı ve dengeli bir hava, su ve topraktan oluşan bir ‘’çevrede yaşama hakkı’’, Avrupa Konseyi, AGİT ve Avrupa Birliğinin yazılı kaynaklarına giriş yapmıştır.
Türk Hukukuna baktığımızda, Çevre Hakkı Anayasamızın 56. Maddesinde “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” Denilerek en üst norm üzerinden bu hakkı koruma altına almıştır.
Bununla birlikte, Anayasamızın 90. Maddesi uyarınca usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir denilerek, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, çevre hakkını uluslararası sözleşmelerle de bir kez daha koruma altına almıştır.
Dünyanın var olmasından bugüne insan ve doğa her daim etkileşim içinde olmuştur. Çevrenin korunması dediğimiz şey aslında sadece insanı ilgilendiren bir durum değildir, kümülatif etkisi olan, tüm canlıları kapsayan bir olgudur. Bugün yaşadığımız tüm sorunlar aslında doğanın bir parçası olduğumuzu unutmamızdan kaynaklanmaktadır.
Sanayinin gelişmesiyle birlikte başlayan süreçte, orman alanlarının hukuka aykırı şekilde imara açılmasından kaynaklı çarpık kentleşme ve verimli tarım arazilerinin, ekili, dikili ve özel ürün arazileri üretim amacı dışında tarım dışı kullanıma açılmasından kaynaklı üretimin düşmesi, su kaynaklarının bilinçsizce tüketilmesinin yarattığı iklim değişikliğiyle kuraklık, kimyasal atıkların toprağa atılarak toprağın kirletilmesiyle küresel ısınmaya çok kolay bir zemin hazırlanmıştır.
Ülkemizde yaşanan çevresel olaylara baktığımızda da küresel ısınmaya karşı çok etkili bir mücadele verildiğini söyleyemeyiz. İklim değişikliği sebebiyle, mecburen isim değiştiren bakanlığın sadece isminin değişmesiyle etkin bir mücadele edilemeyeceğinin, 2016 yılında 175 ülke tarafından imzalanan, küresel sıcaklık artışını iki derecenin altında tutmayı amaçlayan Paris İklim Anlaşmasını 2016 yılında değil de,2021 yılında imzalayarak aslında ne kadar çok geç kalındığının farkındayız.
Kırklareli Barosu Kent ve Çevre Komisyonu olarak, bilinçli bir yurttaş ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Uluslararası Sözleşmelerin verdiği yetkiyle, her gün takip ettiğimiz Resmi Gazetede yeni bir çevre sorunuyla karşı karşıya kalmaktayız. Gerek ilimizde gerekse de ülkemizde, plansız ve denetimsiz şekilde yanlış yere yapılmak istenen Rüzgar Elektrik Santrali (RES)’lerin ve Güneş Enerji Santrali (GES)’lerin, ÇED gerekli değildir kararının arkasına sığınan Taş ve Ariyet Ocaklarının, kendi ülkesinde çıkarılamayıp da ülkemizde çıkarılmaya çalışılan Maden Ocaklarının ve yine dış ülkelerden ülkemize gönderilen çöplerin, yangınlara kurban edilerek sonrasında otel inşaat alanına çevrilen ormanların, yuvaları yok edilmek istenen Avrupa Kırmızı Orman Karıncalarının ve Şah Kartallarının hesabını hukuk önünde sorduk ve sormaya devam edeceğiz.
Ülkemizin ranta ve kişisel çıkarlar uğruna talan edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için, bilinçli ve örgütlü çevre mücadelesi vererek, herkesi doğal yaşamı korumaya, geri dönüşümü ve yenilebilir enerjiyi desteklemeye davet ediyoruz.
Kırklareli Barosu Kent ve Çevre Komisyonu