EGE - MARMARA BÖLGE BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
21 - 22 ARALIK 2013
21-22 Aralık 2013 tarihlerinde Kocaeli Barosu’nun ev sahipliğinde toplanan Ege – Marmara Bölgeleri Baro Başkanları aşağıdaki hususları kamuoyunun bilgisine sunmayı gerekli görmüşlerdir.
1-Bilindiği üzere 24 Aralık 2013 tarihinde bir kısım tutuklu meslektaşlarımızın yargılanmasına Silivri Yerleşkesinde başlanacaktır. Avukatların mesleki faaliyetlerinin sorgulanması ve yargılama konusu yapılması hukuk devleti açısından büyük bir talihsizliktir ve kabul edilemez. Gerçekten yurttaşların hak arama özgürlüğünün aracı ve güvencesi olan avukata yönelik her kısıtlama ve saldırı esasen yurttaşın haklarına yönelmektedir.
Bu nedenle; siyasi iktidarı, savunmaya, avukata, barolara yönelik saldırılara son vermeye, yargıyı da, kurucu unsur olan savunmaya hak ettiği saygıyı göstermeye çağırıyoruz.
Barolar olarak; mesleğimize, meslektaşlarımıza, meslek onurumuza yönelik her türlü ihlal ve saldırıya karşı gerekli mücadeleyi sonuna kadar vereceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Bu düşünceyle 24 Aralık 2013 tarihinde başlayacak olan meslektaşlarımızın yargılandığı davanın duruşmasını hep birlikte takip edeceğimizi ve meslektaşlarımızın yanında olacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.
2- Baroların meslek ile ilgili görevlerinin yanı sıra toplumsal görevleri ve işlevleri de vardır. Bunlardan en önemlisi Avukatlık Kanunu’ nun 76. Maddesinde düzenlenen hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumaktır. Bu hüküm barolara başta çevre ve sağlık olmak üzere yurttaşların bireysel ya da toplu hak ihlallerine karşı dava açabilme ve davaya katılabilme hakkı tanımaktadır.
Ne yazık ki, Danıştay yerleşik içtihadından dönerek baroların toplum adına kullandığı bu işlevi ortadan kaldırmış ve halkı korumasız bırakmıştır. Bu karar ve uygulama kabul edilemez.
3- Adalet Bakanlığı’ nın koordinasyonu ile yeni bir avukatlık kanunu tasarısı hazırlandığı bilinmektedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, avukatlık kanunu hazırlanmasında baroların ve TBB bünyesinde bölge baro temsilcilerinden oluşan komisyonun görüşleri alınmadan ve bu görüşler yapılan çalışmaya yansıtılmadan bir sonuca varılması kabul edilemez olacaktır.
4- Hukuk devletinde yasal düzenlemeler genel, soyut, objektif yapıldığı gibi kurallar da benzer konumdaki herkese eşit uygulanır. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kapsamında dahi olsa ilke niteliğindeki kararları da Anayasamızın 153/son maddesi gereğince tüm kişi ve kurumları dolayısıyla mahkemeleri de bağlar. Bu hukuki durumun gereği yapılmalıdır.
5- Son günlerde Türkiye’ nin gündemine oturan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu temiz toplum adına tarafımızdan da -taraf olmaksızın- dikkatle izlenmektedir. Durduğumuz yer her zamanki gibi hukukun üstünlüğüdür. Bu çerçevede beklentimiz şudur;
a) Soruşturma süreci CMK kurallarına uygun olarak ve fakat toplumun bilgilenme hakkı da gözetilerek yürütülmelidir.
b) Başta masumiyet karinesi, özel hayatın gizliliği, soruşturmanın gizliliği gibi, ne yazık ki, bugüne dek gözetilmeyen ilkelere uyulmalıdır. Bu çerçevede nihayet, bu kuralların ve hukukun öneminin hatırlanması manidar ama sevindiricidir.
c) Hukuka ve ahlaka aykırı elde edilmiş hiçbir bulgu ve bilgiye delil olarak itibar edilmemelidir.
d) Bununla birlikte belirli bir ciddiyet içerdiği anlaşılan ve tüm toplum açısından önem taşıyan yolsuzluk ve rüşvet gibi ciddi isnatların kişilerin konum ve sıfatları gözetilmeksizin araştırılması beklentimizdir. Bu nedenle yargıya baskı, müdahale ve etkileme anlamına gelebilecek başta siyasi iktidar olmak üzere herkes, her türlü davranış, tasarruf ve düzenlemeden kaçınmalı, toplumda soruşturmanın engellendiği, bazı kişilerin kayrıldığı algısı yaratılacak bir yola gidilmemelidir. Üzülerek bugün öğrenmiş bulunmaktayız ki, yukarıdaki beklentilerimizin aksine siyasi iktidar tarafından adli kolluk yönetmeliğinde alelacele değişiklik yapılarak, soruşturmanın gizliliği kuralından, hükümete bağlı mülki amirler muaf tutulmuştur. Bu değişiklik CMK 157 ve 164 maddelerine de açıkça aykırıdır.
Kamuoyunun bilgilerine sunulur.