Söz Savunmanın!
Ülkemizde yaşanan ağır siyasi koşullar ve hain darbe girişimi sonucu yaşadığımız travma hukuk alanında da görülmektedir. Yakın zamanda Cumhuriyetimizin 93. Yılını büyük bir coşku ile kutlamış ve yine Cumhuriyetimizin kazanımlarından bahsederken Olağanüstü Hal kapsamında çıkarılan KHK’ler geçici bir durumu düzenlemekten çıkmış, olağan hal durumlarını da düzenleyen genel bir hal alır hale gelmiştir. Bununla birlikte bu KHK’ler ile savunma makamına gelen ağır kısıtlamalar adil yargılama hakkının özüne dokunur bir hale gelmiş bu durum 668, 675 ve 676 sayılı KHK ler ile daha ileri bir hal almıştır. Bu vesile ile burada belirtmeliyiz ki bu duruma biz Avukatların sessiz kalması beklenemez.
Gerek 668, 675 gerekse 676 sayılı KHK’ler hukuk güvenliği ve hakka erişimi ortadan kaldıran düzenlemeler içermekte bu durum ise yine uluslararası anlaşmalara aykırı olduğu kadar hak arama özgürlüğünün ‘özüne’ aykırı bir durum ortaya çıkarmıştır.
-Savcılık kararı ile şüphelinin avukatı ile 5 gün görüşmeden men edilebilmesi,
-Avukatın yapacağı görüşmelerin hakim kararı ile kısıtlanması,
-Bazı suç tiplerine duruşmalarda en fazla 3 Avukat ile temsil,
-Avukatın duruşmayı mazeretsiz olarak terki ya da duruşmada bulunmaması sebebi ile duruşmaya Avukatsız devam olunması,
-Savcılık makamınca avukatın sanık ile görüşmenin kısıtlanabilmesi, görüşmelerin sesli ve görüntülü olarak kayda alınması ve görüşmelerde 3.Kişilerin hazır bulundurulması,
-Avukat hakkında müdafilik görevi nedeni ile soruşturma açılabilecek olunması,
Tüm bunlar ve diğer kısıtlamalar Ceza Hukukumuzun temelinde olan SAVUNMA HAKKI nın ortadan kaldırılması anlamına gelir.
Söz Savunmanın diyor; savunma hakkını sınırlayan, Avukatlık mesleğini anlamsızlaştıran düzenlemelerden vazgeçilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Bu ve buna benzer düzenlemelerin en haklı davayı bile sakatlayabileceğini ve asıl bu zaman, suçlu ile suçsuz ayrımının muallâklaşacağını burada vurguluyoruz. Savunma hakkının kısıtlanması, Adil yargılama hakkının ihlali niteliğindeki bu düzenlemeler, yargıya olan güveni azaltacağı gibi örgütlü suçlarla mücadelede gerçek suç faillerine verilmesi olası cezaları da tartışılır hale getirebilecektir.
Demokrasilerin varlığı, evrensel hukuk normlarına bağlılık ile iyi işleyen ve gerçek anlamda adalet dağıtan yargı sistemlerinin varlığına bağlıdır. Toplumsal yaşamda birlikte yaşamanın tek düzenleyici enstrümanı “HUKUK” olup kamu idaresinin hukuk kurallarına sıkı sıkıya bağlılığı esastır. Bu doğrultuda Evrensel hukuk kurallarına, Uluslararası Anlaşmalara ve Anayasaya aykırı düzenlemelerde ısrarcı olmak kabul edilemez bir durumdur. Sonuç olarak olağanüstü dönemde, savunma makamına olağanüstü bir şekilde getirilen sınırlamalardan ve kısıtlamalardan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini ve Kırklareli Barosu olarak demokrasinin ve hukukun üstünlüğüne inancımızın tam olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.
YÖNETİM KURULU ADINA